3 Ağustos 2012 Cuma

Karatay Diyetim

Merhaba yine uzun bir aradan sonra! Bu yaz gerçekten çok yoğun geçiyor, hareket çok, misafir çok, büyümekte olan Dila artık daha çok ilgi ve oyun istiyor derken buraları yine biraz ihmal etmiş olabilirim. Şu yazamadığım zamanlarda bizim küçük hanım 6 ayını devirdi, ben de artık kendşme uygun bi diyet aramanın vakti geldi dedim; bu kadar şımarıklık yeter Nazlı!Hele ki yaklaşık 3 haftalık bir Adana seyahati sonunda şart oldu ki sormayın! İnsan doğumdan sonra hayatında hiç görmediği rakamları görüyor yanyana tartı üzerinde.Ayna karşısında hiç alışık olmadığı nahoş bir görüntü ve tabi ki üzerine ne giyse yakıştıramama sorunu...Tabi bir de onca mağaza gezip zevk almamak var, nasılsa güzel durmaz diye. İşte tam da bu ruh halindeyken Prof. Dr. Canan Karatay'ın diyetini keşfettim.Daha çok beslenme şekli diyebiliriz ama yazımda kısaca diyet diye bahsedeceğim. Şu aralar en çok ziyaret ettiğim, tutkunu olduğum tek sosyal ağ Instagram.Çok mu çok arkadaşlar edindim, faydalı şeyler öğreniyorum ve kafamı dağıtıyorum.Sevgili @mayamiya arkadaşım sayesinde tanıştım, kahvaltı tabağını gördüm ama yok; ben ekmeksiz kahvaltı edemem dedim önce.Sonra birgün Karatay'a bi sabah programında denk geldim, izledim.Mantığa çok uygun, kendini sıkmadan yapılabilecek, makul bir beslenme şekli.Aklıma yattı ve ertesi sabahtan itibaren uygulamaya başladım.Buyrun doyurucu ve çok sağlklı kahvaltı tabağım:
Ne kadar doyurucu değil mi? Tabi bir de bol yeşillik tüketiyoruz yanında, şekersiz çay ya da süt ile.Ekmeksiz kahvaltı olur mu diyordum, gayet de güzel oluyor, atıştırır gibi bir ondan, bir ondan yerken artık bu tabak fazla bile geliyor:) Bu diyette yasak şeyler belli; işlenmiş her türlü gıda; şeker, ekmek, un, pirinç, makarna, patates ve türevleri gibi zararlı karbonhidrat içeren ve glisemik indeksi çok yüksek olan gıdalar.Paketli hicbir şey almıyorum dersem yeridir.Üzerinde diyet yazan, light yazan herşey de çok sakıncalı genel olarak sağlığımız açısından. Geleneksel Anadolu şeklinde beslenme, tencere yemekleri, etli sebze yemekleri, bulgur pilavı, pastırmalı kuru fasulye hatta; hepsi artık sofranızda daha çok yer almalı bu beslenmeye göre.Evde yoğurdumuzu kendimiz yapıp, yumurtayı ve tavuğu köyden alıp, peynir ve tereyağını da pazardaki güvenilir tezgahtan seçiyoruz.Kutu süt yerine doğal, köy sütü, bulamazsak da cam şişede mandıra sütü alıyoruz. Tabi hareket de şart sağlık için; ben günlük yürüyüşler yapıyorum miniğimle akşam üzerlerinde.Evde de sürekli hareket halinde oluyor zaten insan. Bunları uygulayıp soframızı değiştirdikten sonra bakıyorsunuz ki kendiliğinden gidiyor kilolar tıkır tıkır, hafifliyor insan yavaş yavaş.İdeal kilosunu buluyor bünye ve hep o şekilde devam ediyor hayatına.Yani verilen kiloları bu şekilde yaşadıktan sonra geri almanız söz konusu olmuyor;) Çok tarif var aslında sizinle paylaşabileceğim, ama şimdilik sadece fotoğraflarla öneride bulunacağım.Çoğunun bildiğiniz şeyler olduğuna eminim aslında, fikir olsun sadece;) Örnek bir öğle yada akşam yemeği: Zeytinyağlı barbunya, mercimekli bulgur pilavı, cacık, yeşil biber ve nane+maydonoz+dereotu+limon+çubuk tarçınlı su (bunu tüm gün içiyorum, tok tutucu, kan şekerini düzenleyici ve ödem atıcı özelliği var)
Bir başka günün kahvaltısı
Öğle-akşam yemeği : Tavuk göğüs ızgara ve zeytinyağlı börülce
Tatlı ihtiyacını gidermek için;)
Tek başına öğle-akşam yemeği olabiliyor: Mercimek salatası
İşte o lezzetli ve sihirli su:
Şeftalili naneli buzlu yeşil çay
O doyurucu kahvaltıdan sonra öğlen acıkmayınca ev yapımı yoğurdun üzerine şeftali, ceviz, tarçın, keten tohumu:)
Soldaki Karatay Mutfagı kitabından, sağdakiler Nazlı'nın Sofrası'ndan;)
Leziz bir yaz sofrası: Fırında közlenmiş patlıcanla karnıyarık, taze börülce salatası, fırında kızarmış biber ve üzerine domates sosu, yoğurtlu pirpirim (yabani semizotu), zeytinyağlı barbunya
Meyhane pilavı ve yoğurtlu pirpirim
Hem kahvaltılık, hem meze: Biberli ekşimik

25 Haziran 2012 Pazartesi

Tavuk Köfte

Yeniden Merhaba! Birazcık mecburi aradan sonra yeni ve hafif yaz tarifleriyle karşınızdayım:) Ne mi oldu? Doğum sonrası kalan 6 kg Dila Hanım artık 6 aylık olduğu için verme çabalarına başlandı. Bir de şu uzak kaldığım günlerde uzun bir Adana yolculuğu sonunda bitanecik ablamı evlendirip geldiiik.Mutlulukları hep sürer inşallah, amin:) Tarife gelecek olursak: 2 adet derisiz tavuk göğsü 2 çorba kaşığı kadar kaşar peyniri 1 adet kabak 1 adet havuç 1 adet soğan 3 diş sarımsak 1 demet dereotu 1 çorba kaşığı tam buğday unu 1 küçük yumurta Karabiber 1 çimdik tuz Kırmızı pul biber Kotanyi değirmende İtalyan Baharatları (mutlaka denemelisiniz, harika!) Tavukları dolaptan çıkarır çıkarmaz rondoda kıyma haline getirin.Sarmısakları dövüp, soğan, kaşar ve diğer sebzeleri ince rendeleyin.Karışıma un, yumurta ve baharatları da ekleyip iyice yoğurun.İstediğiniz her türlü yeşilliği ekleyebilirsiniz.Ben çok az tuz ekledim çünkü baharatlar tuzun yerini alıyor.E biraz da peynirde var zaten, yeter;) Karışımdan cevizden biraz büyük parçalar koparıp elimizde şekillendirip, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı döktüğümüz tavada önlü arkalı güzelce pişiriyoruz.Yağzı salatayla servis edebilirsiniz;) Not: Bu köfteyi içine sadece baharatlarını eklemeden miniklerinize yedirebilirsiniz.Dila'ya öyle pişirdim, çok sevdi:)))

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Elmalı Pofidik Kurabiye

Gerçek bir yaz gününden merhaba herkese!
Sıkıldık doğrusu rüzgardan, sağanak yağmurdan, puslu bulutlardan.Bugün öyle güzel ki hava, enerjim yerine geldi tekrardan:) Bir de üstüne bir güzellik çiçek açınca içim ferahladı iyice.


Gelelim tarifimize.Ben elmalı şeyleri çok severim.Mutlaka tarçınlı olur, öyle daha bi çok severim.Gece gece Dila uyurken kalkıp yaptım bu kadar kolay birşeyi işte.Buyrun efendim, siz de yapın hemen:)



Malzemeler:

2.5 su bardağı un
Yarım su bardağı pudra şekeri
1 çay bardağı yoğurt
125 gr tereyağı (yoksa margarin)
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 tüp Dr Oetker vanilin (yoksa toz vanilin de olur tabi)

İç harcı için:

2 adet elma
İsteğe göre tarçın (ben çok sevdiğimden 1 dolu tatlı kaşığı kullandım)
1 çorba kaşığı toz şeker (ben esmer şeker kullandım)

Üzeri için:

Pudra şekeri


Önce iç harcı hazırlayalım ki kullanana kadar soğusun.
Elmaları soyup, rendeleyelim ve suyunu salıp tekrar çekene kadar şeker ve tarçınla kavuralım.

Hamurun tüm malzemelerini kulak memesi kıvamında bir hamur elde edene kadar yoğuralım.Hamurunuzun toparlandığını anlamanın bir yolu da yoğurduğunuz kabın temizlenmesidir.Kenarlardaki un kalıntıları ve yapışmış hamur parçaları temizlenince kısa bir süre daha yoğurmanız yeterli olacaktır;)

Hamurumuzu un serptiğimiz tezgahta merdane ile açıp, su bardağı ile daireler keselim.Dairelerin yarısına iç harçtan 1 tatlı kaşığı kadar koyup, üzerini yine daire hamurla kapatalım.Kenarlardan hafifçe yapıştırıp, çatalla da iyice yapışmasını sağlıyoruz. Tüm pofidiklerimize aynısını uygulayıp, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine diziyoruz.Önceden 200 C'de ısıttığımız fırında üzeri hafif pembeleşene kadar pişiriyoruz.Soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serpip afiyetle yiyoruz, yediriyoruz:) Pofidik, hem de yumuşacık bu tarife bayılacaksınız!

Önce iç harcı

18 Mayıs 2012 Cuma

Çilek Sürprizli Toplar

Yaz gelir de, çilekli tarif vermez miyim? Aslında eskisi kadar çok yemiyorum çilek, hem hormonlu hem de tatsız.Emzirme döneminde de en az gebelikteki kadar dikkat etmek gerekiyor yeme-içmelere tabi...Senenin en güzel çileğini cuma günleri BOSPA yerinde kurulan Ekolojik Pazar'dan almıştık.Baksanıza nasıl güzeller:


Neyse efendim, tarifimize dönelim.
Yine oldukça basit mi basit!Benim kısa kısa vaktim olduğu için hep böyle şeyler yapıyorum şimdilik.Miniğim beni fazla özlemeden bitiriverip vaktimi ona ayırıyorum yine. E malum büyüdükçe gündüz uyku süreleri de kısalıyor.Kolay mı, 5 ay bitiyor 3 gün sonra!:)

Bak şimdi konu nerelere dağıldı yine:)) Evet bu sefer gerçekten tarife dönüyoruz:



Malzemeler:

1.5 paket petit beurre bisküvi
1 kaşık tereyağı
1 çay bardağı süt
2 paket Nestle sıcak çikolata
1/2 kg çilek
Hindistan cevizi
Süslemek için nane yaprakları


Bisküvileri çukur bir kapta çok fazla  olmamak kaydıyla ufalıyoruz.Üzerine oda sıcaklığında bekletip yumuşattığımız tereyağını, sonra sıcak çikolata tozlarını ve sütü ekleyip güzelce yoğuruyoruz. Şekillendirirken elimize yapışmasın diye küçük bir kasede suyumuzu hazırlıyoruz.Karışımdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp avucumuzun içinde poğaça açar gibi açıp, içine bir adet küçük çileği koyup, yine poğaça gibi kapatıp yuvarlıyoruz.Geniş bir tabağa döktüğümüz hindistan cevizi içinde yuvarlayıp servis tabağına alıyoruz, yada fotoğrafta gördüğünüz gibi kağıt kek kalıplarında şık bir sunum da yapabilirsiniz.Üzerini de çilek dilimleri ve naneyle süslersek, ııımmhhh!:)

Ben bu minnoşları çok beğendim, ne şeker ekledim, ne de diğer tariflerdeki kadar fazla yağ.Bunlar olmadan çok daha hafif ve lezzetli. Meyve girince de daha bir başka oldu.Malum taşındım, kakao ya bitti yada ben bulamadım, kıştan kalan sicak çikolata  tozlarını ekleyiverdim öylece:)
İşte birkaç fotoğraf daha:





16 Mayıs 2012 Çarşamba

Mini Rulo Pizzalar

Eveet, ve blogumda yazmayalı en uzun zamanı geçirmiş bulunmaktayım: 1 ay! Bu arada neler mi oldu? Modem sorunları, taşınmalar, minişimin diş belirtisi huysuzlukları, gezmeler-tozmalar, vs:)
Yeni eve taşınınca Dila'nın biraz uyum sorunu oldu tabi, ama neyse ki geçti ve neredeyse eski uyku düzenine döndü.
Bana da sizlerle bu çok pratik ama çok lezzetli tarifi paylaşmak düştü:) Bu pizzacıklara çocuğunuz bayılacak, davet günlerinde havanız olacak, bir de kocişiniz maç falan izlerken size sevgisi artacak;))



Malzemeler (6 adet için):

2 adet ince yufka
2 domates
3 yeşil biber
1/4 sucuk
5 sosis
5-6 dilim kaşar peyniri
Tuz, karabiber
Kekik
Taze fesleğen
Zeytinyağı

Önce iç harcı hazırlayalım.
Domatesleri kabuklarını soyup küp küp doğrayalım.Biberleri, sosisleri ve sucuğu da küçük küçük doğrayıp domatese ekleyelim.Kaşar peynirini rendeleyip onu da karışıma ekleyelim.Taze fesleğeni elimizde kopararıp, baharatları da karışıma ekleyip iyice karıştıralım.

Yufkalardan ilkini tezgaha serip üzerine fırça ile zeytinyağı sürelim.Harcın yarısını yufkanın heryerine serpelim.Üzerine diğer yufkayı serip yine yağlayalım ve kalan harcı da yayalım.İkisin birlikte sıkı bir rulo haline getirip, eşit parçalara bölelim.Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisinde, önceden 200 C de ısıttığımız  fırında güzelde kızarana kadar pişirelim.Afiyet olsun:) Ece ile biz de bayıldık, kendimize balkonda böyle keyifli bir sofra kurup, tadını çıkardık:)

19 Nisan 2012 Perşembe

Zeytinyağlı Enginar

İzmir'e bahar gelir de enginar pişirilmez mi? Bu ilk değil elbette, iç baklalısını yaptım, bezelyelisini de.Ama bu şanslı arkadaşa kısmet oldu paylaşılmak:)


Malzemeler:

3 adet enginar
3 adet taze soğan (yoksa 1 adet kuru soğan)
1 limon
2 kaşık un
Tuz
Zeytinyağı
Üzeri için dereotu

Enginarları ayıklamak için:

Öncelikle derin bir kasede yaklaşık 2 lt suyun içine 1 limonu sıkıp, 2 kaşık un ile karıştıralım.Dıştaki sert yaprakları, körpe ve yumuşak yaprakları bulana kadar koparalım.Kalan kısmın tepesini bıçak ile keselim.Önce boydan 2'ye, sonra 4'e bölelim.Orta çanak kısmındaki tüylü kısmı bir bıçak yardımıyla tamamen çıkaralım.Hiç vakit kaybetmeden limonlu, unlu suyumuzun içine atalım.Enginar o kadar çabuk kararır ki, acele etmemizde fayda var.Sap kısımlarında, enginara yakın olan yaklaşık 10 cm'lik bölgeyi soyarak beyaz kısma ulaşabilirsiniz.Bunu da suya atalım.

Ayıklayıp sirkeli suda beklettiğimiz yeşil soğanları ince ince doğrayıp, tencerede az miktarda ısıttığımız zeytinyağının içine atıp kavuralım.Enginarları da tencereye atıp, ardından hemen 1 su bardağı içinde beklettiğimiz limonlu-unlu sudan tencereye ekleyelim.Tencerenin kapağı kapalı olarak suyu çekene kadar kısık ateşte pişriyoruz.Suyu çekerse 1 su bardağı sıcak suyu ekleyip pişirme işlemine devam ediyoruz.Pişme işlemi esnasında tencerenin kapağını açmamaya özen gösterelim, sap kısmına çatal batırarak pişip pişmediğini de anlayabiliriz.
Ocağın altını kapattıktan sonra ılımasını bekleyerek, üzerine dereotu serpip servis edebiliriz.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Patates Salatası

Bugünden bir ikram tarifi daha.Herkes bilir bunu ama herkes de biraz değişik yapar.Benimkinin farkı ise yine baharatlardan geliyor;)


Malzemeler:

7-8 adet küçük veya orta boy patates (haşlamalık patates büyük olmaz)
1 adet büyük beyaz soğan
4 adet taze soğan
1 demet maydonoz
1 demet dereotu
1 tutam taze nane
1,5 limon (kendinize göre ayarlayabilirsiniz, ben ekşi sevenlerdenim)
Tuz
Zeytinyağı
2 tatlı kaşığı pul biber (ben ayrıca acı sevenlerdenim)
3-4 tatlı kaşığı sumak


Yeşilliklerimizi ayıklayıp sirkeli suda bekletelim.
Patatesleri yıkayıp soğuk su ile haşlayalım.Haşlanıp haşlanmadığını anlamak için çatalla kontrol edelim, çatal dibine kadar batıyorsa tamam demektir.Ama doğrayacağımız için çok yumuşak olmaması gerekir.Haşlanan patateslerin kabuklarının kolay soyulması için hemen soğuk sudan geçirelim.Soyup, küp küp doğrayalım. Yeşilliklerimizi ince ince doğrayıp patateslere ekleyelim.Soğanı piyazlık doğrayalım.
Baharatları ve sosunu ekleyip güzelce karıştıralım.Ilık veya soğuk servis edebilirsiniz.
*Dilerseniz içine haşlanmış yumurta da ekleyebilirsiniz.

Vişneli Bisküvili Parfe

Bugün İzmir'de hava çok soğuktu, lodos deseniz fenaydı.Bu havada belki sıcak tatlılar giderdi ama emin olun bu da kalpleri yumuşattı, hem midelere hem de gözlere ziyafet çektirdi;)



Malezemeler, de yapılışı da çok kolay:

Muhallebi için:

2,5 su bardağı süt
1.5 su bardağı şeker
2 kaşık un (ben tam buğday unu kullanıyorum)
1 paket vanilin (yada birkaç damla Dr Oetker vanilya aroması)

Krem şanti:

1 paket krem şanti
1 su bardağı buz gibi soğuk süt

Çikolata sosu:

1 paket bitter çikolata
1 paket krema

Diğer çeşniler:

Bir avuç dondurulmuş yada çekirdekleri çıkarılmış taze vişne.(taze kullanacaksanız bir kasenin içinde 1 kaşık toz şekerle biraz beklemenizi tavsiye ederim)
Yarım paket Eti kakaolu bisküvi


Muhallebinin tüm malzemelerini bir tencere içinde karıştırarak, kıvamını alana kadar pişirelim.Piştikten sonra içine vanilini ekleyelim, soğumaya bırakalım.( İçinde buzlu su olan bir kabın içine tencerenizi oturtabilirsiniz)

Diğer yandan bir kasede krem şantiyi sütle iyice çırpalım.Soğuyan muhallebiyle krem şantiyi karıştırıp, vişneyi ve bisküvi kırıntılarını ekleyelim.Bisküvileri çok ufalamasanız daha hoş olur bence.Karışımı streç filmle kaplanmış bir kaseye yada silikon kalıba döküp, 1 gece buzlukta bekletelim.Servis yapmadan önce üzerine çikolata sosu dökerek daha da dayanlmaz hale getirebilirsiniz, yapacağınız  tek şey kremayı küçük bir tencerede kaynamadan ısıtmadak, içine çikolata parçalarını ekleyip karıştırmak.

İnanın bana kutulardaki hazır dondurmaları almaya hiç gerek yok, deneyince ne demek istediğimi anlayacaksınız;))

Pırasalı Gül Börek

Bugün misafirlerim vardı, çok ama çok sevdiklerimden, ömür boyu kaybetmeyi hiç istemeyeceklerimden:)
Dün geceden Dila uyuyunca hazırlığa başlayayım dedim, ne olur ne olmaz:)

Pırasayı sevmeyen var mı evde? Yada seven? Benim kociş pek sevmediği için ona sadece bu börekte yedirebiliyorum çaktırmadan;)

Malzemeler şöyle (12 adet börek için):

 3 adet ince hazır yufka
1 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı zeytinyağı

İç malzeme:

Yarım kg pırasa
İstediğiniz her çeşit peynir (benimkiler evde küçük küçük kalan ne peynir varsa)
Dereotu
Maydanoz

1 adet yumurta sarısı
Çörek otu

Tutturmak için kürdan

Pırasaları ince ince kıyıp zeytinyağı ile 5-6 dk kavuruyoruz.Ben tuz eklemiyorum, çünkü peynirlerin tuzu yeterli.Biraz pul biber ve kara biber ekleyip, ılımasını bekliyoruz.Ilıyınca yeşillikleri ve peynirleri ekleyebiliriz.İç harcımız hazır.
Yufkaları geniş bir masaya yayıp, önce ortadan ikiye, sonra dörde bölüyoruz, toplam 12 adet parçamız oldu.Herbirinin üzerine yoğurt ve zeytinyağı karışımından bolca sürüp, düz kenarına harcımızdan koyup, ince ve sıkı bir şekilde sarıyoruz.Sardığımız böreğin bir ucunu sabit tutarak diğer ucundan dolayıp kürdanla tutturuyoruz, böylece pişerken açılmayacak.



Böreklerimizi yağlanmış tepsiye dizip üzerine yumurta sarılarını sürüyoruz, çörek otunu da serpip önceden 180 C ısıtıığımız fırında üzeri güzelce kızarana kadar pişiriyoruz.
Mis gibi çok leziz bir tarif oluyor, mutlaka deneyin;)

Not: Siz de benim gibi böreği akşamdan yapıp, üzerini streç filmle güzelce kapatıp, ertesi gün fırına verebilirsiniz.Yalnız fırına vermden önce mutlaka oda sıcaklığına gelmesini bekleyin derim;)


14 Nisan 2012 Cumartesi

Kuru Domatesli Dereotlu Sağlıklı Poğaça

Poğaçalarınıza hafif bir bahar dokunuşu istemez misiniz?İşte doğru adrestesiniz:)
Çoğu kişi bilir klasik poğaça tarifini, ölçüsüz göz kararı bile yapanlar vardır.Benimki de o klasik tariften, farkı  yok; ama farklı olan tatlandırmak için eklediklerim.


Buyrun tarifi:

Hamuru için:

1 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı sıvıyag
2 yumurta (1'inin sarısı poğaçanın üzerine sürülecek)
150 gr tereyağ (tereyağ daha lezzetli ve sağlıklı, yoksa margarin)
1 çimdik tuz
Alabildiğine tam buğday unu
6-7 adet kuru domates (sıcak suda birkaç dk bekletilip minicik doğranacak)
1/2 demet dereotu

İçi:

300 gr lor peyniri
1/2 demet dereotu

Üzeri için:

Çörek otu, susam veya mavi haşhaş

Sıvı malzemeleri ve oda sıcaklığında beklettiğimiz tereyağını derin bir kaseye alıp iyice birbirine yediriyoruz.Unu ve kabartma tozunu ekliyoruz.Hamur kulak memesi kıvamına gelene kadar un ekleyip, kasemizin heryerindeki artıklar hamur sayesinde temizlenene kadar yoğuruyoruz.Cevizden daha büyük parçalar kopararak avcumuzun içinde açıyoruz, içine lorlu karışımdan yaklaşık 1 tatlı kaşığı kadar koyup istediğimiz gibi şekillendiriyoruz, yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye diziyoruz.Yumurta sarısını poğaçaların üzerine dizip, çörekotu  180 C'de ısıttığımız fırında kızarana kadar pişiriyoruz.Afiyet olsun:)



12 Nisan 2012 Perşembe

Bahar Tavuğu

Başka yerde yok! İddaa ediyorum böyle tavuk yememişsinizdir.Tadına baktığımda gerçekten ne kadar beğendiğimi anlatamam.Bu kadar reklam yeter diyenler için gelelim tarifee:))



1 paket piliç tabak ızgara 
10-15 adet adet kurutulmuş domates
Sarmısak
Taze biberiye
Taze kekik

Sosu için:

1 yemek kaşığı zeytinyağı
2 yemek kaşığı su (tavuk suyunu bırakıyor ama bu sosun incelmesi için)
1 çay kaşığı karabiber
1 çay kaşığı tane kimyon (yoksa toz kimyon)
1 çay kaşığı zerdeçal
1 çay kaşığı kişniş
1 çay kaşığı pul biber
1 çay kaşığı köri




Tavukları iyice yıkayıp, tencerenin dibine tek sıra olacak şekilde dizelim.Üzerine sarmısakları, kurutulmuş domatesleri, biberiye ve kekikleri serpelim.

Sos için gerekli malzemeleri karıştırıp iyice çırpalım, tavukların üzerinde gezdirelim.
Küçük ocağın altını pişirme işleminin başından sonuna kadar kısık tutup, kapağını pek açmamaya dikkat ederek tavuğumuzu güzelce pişirelim.Ben 1 saat kadar tutmuşumdur sanırım, lezzetler iyice birbirine giriyor, tavuk kendi suyuyla ve zeytinyağıyla yumuşacık oluyor.

11 Nisan 2012 Çarşamba

Tavuk Dolgulu Renkli Biberler

Eveet, Dila Hanım uyuduğuna göre, blog mesaimiz başlamış bulunmaktadır.
Bakın, lütfen bu yemeğin adına gülmeyin, yine bi isim bulamadım, açıklayıcı olsun diye böyle dedim.
En sevdiğim pazar  Bospa'dan aldığım renkli biberleri alırken aklımda ne yapacağımla ilgili tek bir fikir yoktu.Hatta biberleri çıkarıp ayıklayana kadar bile:) Bir yandan da tavuk göğüs etleri erimekteydi.Aklıma en güzel bu kombinasyon geldi...


İşte malzemeler:


İç harcı:

2 adet tavuk göğsü
1 adet büyük soğan
3 dş sarmısak
2 kaşık Pınar Beyaz Krem Peynir
Zeytinyağı
Tuz- karabiber
Taze fesleğen

Dışı:

İstediğiniz miktarda ve renkte dolmalık biberler

İç harcımızı hazırlayalım;

Tavuk etlerini olabildiğince küçük doğrayıp, ısıttığımız tavadaki sıcak zeytinyağına atıp birkaç dakika, tavukların heryeri beyazlaşana kadar kavuruyoruz.Ardından piyazlık doğradığımız soğanları ve rendelediğimiz sarmısakları ekleyip, soğanlar biraz ölene kadar soteliyoruz.Tavuk etinin piştiğinden emin olunca tuzunu ve karabiberini ekliyoruz.Daha önce tuz eklersek, zaten kuru olan göğüs etini iyice sertleştiririz. Peyniri de harcımıza ekleyip iyice ezerek eritiyoruz, ocağı kapattıktan sonra elimizle (veya seramik bıçakla) doğradığımız fesleğeni de serpip, karıştırıyoruz.



Harcımızın hazırlığı bittikten sonra fırını açıp ısıtabiliriz.

Biberlerin baş kısımlarını üzerinde kapak olacak şekilde kesip, harcımızı içlerine bölüştürüyoruz.


Varsa kapaklı bir fırın kabında, yoksa da yine derin bir fırın kabının içine biberleri dizip, az su ve zeytinyağı karışımı ile ( mesela 2 parmak kadar) kapağını kapatıp fırında 15 dk pişiriyoruz.Biberlerin yumuşaklığını çatal batırarak kontrol edebilirsiniz.İstediğimiz kıvama gelince kapağı açıp, biberlerimizin biraz da kızarmasına izin veriyoruz;) İşte bu kadar hafif, kolay ve sağlıklı bir yemek.
Bakmayın uzun yazdığıma, herşeyi açıklamak istiyorum kafalarda soru işareti kalmasın diye;))
Afiyet olsun...


























10 Nisan 2012 Salı

Vitamin Salata

Bu salataya isim bulamadım, gerçekten.Varsa önerisi olan yazsın lütfen:) Herşeyden biraz var, hepsi çok taze ve doğal, birleşince de çok sağlıklı oldu.Diyettekiler için tam bir öğün olabilir bence.Bir de siz bakın bakalım; hiç yediniz mi böyle birşey?;))


Ben malesef Dila'nın gaz problemlerinden dolayı ne kurubaklagil, ne  de çiğ kırmızı soğan yiyebiliyordum.Ama artık 3.5 aylık olup ilerleme kaydettiğimiz için kendime bu akşam biraz ödül verebilirim:)

İşte malzemeler:

2 su bardağı kadar haşlanmış kuru börülce
Yarım demet semizotu
Bir tutam nane
1 kırmızı soğan
5-6 adet kuru domates (sıcak suda birkaç dk bekletiyoruz yumuşaması için)
1 adet kırmızı biber
Biraz ceviz
Limon, zeytinyağı (nar ekşisi de çok güzel olur ama bizde kociş sevmiyor:/)
Kırmızı pul biber
Az tuz
(yeşillikleri istediğiniz  gibi arttırabilirsiniz, maydonoz ve taze soğan da olsaydı evde eklerdim mutlaka)

Börülceyi kaseye alıp, üzerine tüm malzemeleri doğrayıp ekliyoruz, ayrı bir kasede sosunu hazırlayıp üzerine döküyoruz; afiyet olsun:))

Tahin- Pekmezli Kurabiye

Sizinle 5 dk'lık, tutmaması imkansız, çocuklarınızın bile yapabileceği bir kurabiye tarifi paylaşıyorum.Tek yapacağınız tüm malzemeleri karıştırıp yuvarlamak:) Kıvam kaygısı falan da yok yani, o kadar:))



Malzemeler:

3.5 su bardağı un
1 su bardağı sıvıyağ
1 su bardağı pekmez
1/2 su bardağı tahin
1 çay kaşığı tarçın (tercihen)
1 paket vanilin (tercihen)
Ceviz

Ceviz hariç tüm malzemeleri derin bir kasede karıştırıp yoğuruyoruz.Yoğurmaya başlarken kıvamı çok cıvık gelebilir; endişelenmeyin, kendiliğinden hemen kıvama geliyor.stediğimiz gibi şekillendirip, sıcak fırında en fazla 10 dk pişiriyoruz.İlk çıktığında biraz yumuşak oluyor, dinlenince içini çekiyor.
Afiyet olsun;)

Şitake Mantarlı Kuzu Sote

Akşama kolay ve değişik bir yemek yapalım mı?
İşte size çok farklı bir kuzu sote tarifi.Yine dolapta ne varsa, aklıma ne geldiyse onlar var bu yemeğin içinde, tabi yakıştığını düşündüklerim:) Eti 1 gün önceden marineye yatırırsanız çok daha lezzetli ve yumuşak olur.Aşağıda marinat malzemelerini de yazıyorum;)



Marinesi için:

1 beyaz soğanın suyu ( rendeleyip sıkarak kolayca çıkarabilirsiniz)
Yarım çay bardağı zeytinyağı
2 çorba kaşığı soya sosu
3 diş sarmısak
Tane kimyon (istediğiniz kadar)
Zerdeçal (istediğiniz kadar)




Malzemeler:

1/2 kg kuzu kuşbaşı
300 gr şitake mantarı (başka mantar cinsi de olur tabi ki ama bu mantar kırmızı ete çok yakışıyor;))
2 adet yeşil biber (ben acı tercih ediyorum)
2 adet soğan
7-8 adet cherry domates, yada doğranmış domates
2 dal taze biberiye
Bir tutam taze kekik
Toz kişniş
Karabiber
Kırmızı biber
Tuz (soya sosu ile marine ederseniz tuzu az kullanın)





Eti marine ettkiyseniz dolaptan çıkardıktan sonra oda sıcaklığına gelmesini bekliyoruz, çünkü soğuk et kesinlikle tavaya atılmaz, sertleşir ve güzel pişmez!
Isıttığımız tavaya etleri marinatıyla birlikte olduğu gibi, hiç fazladan yağ eklemeden atıyoruz.Suyunu bırakıp tekrar çekene kadar yüksek ateşte ön pişirmeyi yapıyoruz.Piyazlık doğradığımız soğan ve ince kıydığımız biberi ekleyip, soğan pembeleşince mantarı ekliyoruz.Sürekli karıştırarak hepsini iyice soteliyoruz.Tuzunu ve baharatlarını ekleyip, domatesleri de karışıma atıp birkaç kez karıştırıyoruz.Biberiyeyi dalından çekip, yapraklarını ince ince kıyıyoruz, kekikleri de dalından çekip olduğu gibi tencereye atıyoruz.Tencerenin kapağını kapatıp domatesin suyuyla biraz daha pişmesine izin verip, servis ediyoruz.Afiyet olsun:)




























































9 Nisan 2012 Pazartesi

Fırında Girit Kabağı

Merhaba!

Bugün tarifim sağlıklı Girit sofrasından geliyor.Giritli Türklerin bu nefis ve bir o kadar da hafif tarifini mutlaka yapmanızı tavsiye ederim, çok pratik.



Bu tarifi 2 sene önce Girit göçmeni eski şefim İrem'den almıştım.Bana tarif ederken bile çok ilginç gelmişti, denemesi ancak kısmet oldu:) Kendisi bana işten ayrılma hediyesi olarak hediye ettiği kitapta da yer alıyor, detaylıca.İşte bu yüzden bu hediye çok anlamlı; ne zaman böyle bir yemek yada ot pişirmek istesem hemen İrem'e sorardım, o da bildiklerini anlatır, bilmedikleri için de annesini arardı:) Kitabı bana verirken söylediği şey, yemek konusunda tek eksik tarafımın bu kültür olduğu idi, e sürekli annesini de arayamayacağımıza göre!..;)

Çok güzel, körpe, aşağıdaki gibi çiçeği üzerinde kabak bulmak gerek.Malzeme listesi aşağıda:




1/2 kg Girit kabağı
Kabaklara yetecek kadar İzmir tulum peyniri
3 adet domates
5 diş sarımsak
Zeytinyağı
Tuz
Su

Kabakları iyice yıkayıp, boydan aşağıda az bir pay kalacak kadar bıçakla yarıyoruz.Tulum peynirlerini ince ince dilimleyip, kabakların yarıklarına yerleştiriyoruz.



 Kabakları fırın tepsisine dizip, üzerine kabuklarını soyup zar gibi doğradığımız domatesleri ve ince doğranmış sarmısakları ekliyoruz.Tulum peynirin tuzlu olduğunu göz önünde bulundurarak üzerine az tuz serpip, biraz da zeytinyağı gezdiriyoruz.1 küçük çay bardağı kadar da su ekleyip fırına veriyoruz, üzeri güzelce kızaracak, kabaklar ölmeden çatal batacak kıvama gelecek.Afiyet olsun...

6 Nisan 2012 Cuma

Evde Yoğurt Yapımı- İşte Tuttu!

'Ya Tutmazsa' yazımı okuyanlar bu yoğurdun tutmasına sevinmemi haklı göreceklerdir:)
Evet, ilk yoğurt mayalama denemem olumlu sonuç vermemişti, ama bu sefer tahmin ettiğimden çok daha güzel oldu.Sadece ben böyle düşünmüyorum, inanın bu konuların uzmanları da çok beğendi:)



Şimdi sizinle bir aceminin bu ilk tecrübesini paylaşacağım, püf noktalar hakkında bilgilendirmeye çalışacağım.Ben şöyle yaptım:

*Civar köyden güvenerek aldığım 2 kg sütü kaynattım.Bizim sütçü amcanın sütü çok güzel, yağı, kıvamı yerinde.Daha önce yoğurt yapamasam da alıp sütlaç yapardım.

*Aynı tencerenin içinde veya çömlek kaplarda yoğurdunuzu mayalayabilirsiniz.Tencerenin altına kalın bir sofra bezi serip, mayalanacak yere koyup, sütün içinde serçe parmağımızın sadece birkaç saniye dayanabilecek sıcaklığa gelmesini bekliyoruz.

*Bende damızlık yoğurt yoktu, ama İzmir'de ya Sakıpağa yada Foça yoğurtlarını alırım, siz de güvendiğiniz, gerçekten ev yoğurdu gibi olan mandıra yoğurtlarından kullanabilirsiniz.

*2 çorba kaşığı damızlık yoğurdu bir kaseye aldım, ama yaklaşık 1 saat önce dolaptan çıkarmıştım çünkü soğuk olmaması gerek.Yoğurdu iyice çırptım, içine 1 kaşık da tenceredeki sütten ekledim, yine iyice çırptım.

*Bu karışımı sütün içine döküp sadece 2 kere tahta kaşıkla karıştırdım.

*Tencerenin kapağını kapattım, sofra bezini üzerine sardım, en üstünü de kalın battaniyelerle örttüm.Akşamdan sabaha kadar hiç açmadan ve tencereyi sarsmadan bekledim.

*Sabah bir heyecanla ilk iş koşup tencereyi açtım, işte olmuştu! Sonra 2-3 saat buzdolabında kapağı kapalı beklettim, sonra da kapağını kapattım.Dayanamadım bir kase yedimmmmmmhhhh;)

2 Nisan 2012 Pazartesi

Nazlı Börek

Bu böreğin adı neden böyle diye sorarsanız, ben koymadım vallahi Twitter'da isim önerisi istedim, sevgili http://www.mutfaksepeti.com/ koydu:)



Anlayacağınız üzere yine uydurmasyon bir tarif yine sizlerle:)) Çok kolay, çok lezzetli.
İşte tarif:

-1 paket milföy hamuru
-10 adet küçük sosis
-1 çay bardağı kadar rendelenmiş kaşar peyniri
-1 tutam taze kekik
-1 dolu yemek kaşığı acuka veya Sera kahvaltılık acı sos, veya Tukaş paprika sos
-1 yumurta sarısı
-Çörek otu


Milföyü çözülmesi için buzluktan çıkarıp, geniş bir tepsinin üzerine tek tek yayıyoruz.Bu arada içi hazırlayalım.Sosisleri boydan 4'e bölüp küçük küçük dilimliyoruz.Üzerine kaşarı da rendeleyip acı sosla bir güzel karıştırıyoruz.En son taze kekiği de ekleyip, şekil alabilecek kadar yumuşayan milföylerimizin içine koyup, istediğimiz gibi şekillendiriyoruz. Taze kekik ayrı bir ferahlık katıyor mutlaka tavsiye ederim, ama yerine taze biberiye veya  fesleğen de kullanabilirsiniz; bahar geldi yeter ki taze olsun:)
Milföylerin üzerine çırpılmış 1 adet yumurta sarısını varsa fırçayla, yoksa küçük bir parça pamukla sürüp, üzerine de çörek otunu serpip fırına veriyoruz.Önceden ısıtılmış 200 C fırında güzelce kabarıp kızarana kadar pişiriyoruz.



Afiyet olsun:)

Çiğ yumurtasız Islak Kek

Birkaç gün aradan sonra tekrar merhaba!
Havalar güzel olup, teyzemiz de gelince kendimizi gezmelere verdik napalım?:)
Dün miniğimin ziyaretçileri vardı, hazırlıklar yaptım....İşte onlardan biri; Çiğ Yumurtasız Islak Kek.


Yumurtayı çok severim ama birşeylerin içinden kokusu geliyorsa yiyemem.Bu tarifte zaten 4 yumurta yerine 3 kocaman yumurta kullandım, o yüzden bir de çiğ çiğ üstüne dökmek istemedim.İşte malzemelerim:

-3 büyük yada 4 orta-küçük yumurta
-1 su bardağı toz şeker
-1 su bardağı süt
-1 su bardağı eritilmiş tereyağ veya sıvıyağ
-2 su bardağı elenmiş un
-1 Paket vanilin
-1 Paket kabartma tozu
-Çikolata damlacıkları
-1 su bardağı süt
-1 paket Nestle sıcak çikolata (toz)


Yumurta ve şekeri iyice köpürüp şekerler eriyene kadar mikserle çırpıyoruz.Üzerine süt ve yağı da ekleyip birazz da onlarla çırğıyoruz.Ayrı bir kapta un, kabartma tozu, vanilin ve kakaoyu karıştırıp, sıvı karışıma eleyerek ekliyoruz.Homojen bir karışım elde ettikten sonra yine kekimizin üzerinde kabarcıklar oluşana  kadar çırpmaya devam ediyoruz.Çikolata damlalarını da ekleyip karıştırıyoruz.İster kek kalıbına, isterseniz muffin kalıplarına döküp önceden 200 C ısıttığımız fırına alıp pişiriyoruz.Kağıt veya silikon muffin kalıpları çok pratik, tekrar yağlama derdi yok ve kekimiz kolayca çıkıyor içinden.Çıkar çıkmaz hiç beklemeden üzerine soğuk süt- toz sıcak çikolata karışımını döküp çekmesini bekliyoruz.Siz de benim gibi tekli kalıp kullandıysanız, kek sütü iyice çekene kadar beklemelisiniz.

Kek yaparken her zaman dikkat etmemiz gereken 4 nokta;

1.Mikseri veya çırpıcıyı hep aynı yöne doğru hareket ettirmeliyiz.Yani saat yönünde çırpıyorsak devamında da kesinlikle yön değiştirmemeliyiz.Bu kabarmasını etkiler.
2.Çırpma işlemi bittikten sonra mikseri veya çırpıcıyı kabımızın kenarına, üzerinde kalanları temizlemek için vurmamalıyız.Bu da kabarmasını etkiler.
3.Kabartma tozunu unun içine ekleyip karıştırıyoruz ve bunu mutlaka elekten geçiriyoruz.
4.Fırının kapağını keklerimiz iyice kabarmadan önce kesinlikle açmıyoruz, aralamıyoruz bile.Açmamızla birlikte düşen fırın içi ısısı keki anında söndürür.Birazcık sabredin, yukarıdaki noktalara dikkat ederseniz zaten kek kabarmadan önce pişmez:)

Bunlara dikkat ederseniz kekim neden kabarmadı demezsiniz;) Afiyet olsun.






30 Mart 2012 Cuma

Ya tutmazsa?

Sofrada sadece yemek yenmez değil mi, anlatırız, sohbet de ederiz.Şimdi birşeyler anlatma zamanı...

Mutfak çok dolu bir yer, yaptığımız herşey de başarıyla sonuçlanacak değil.Genel olarak çok becerikli, elinden her yemek yenen birisi olsanız da zaman zaman ilk bir veya birkaç seferde başaramadığımız şeyler de olabilir yani:) (Bu paragrafın yan başlığı 'Kendinizi Telkin Etmenin Binbir Yolu, no:568' olmalıydı)

Bu gece sizinle bir tarifi paylaşmaktan çok, beceremediğim yoğurt mayalama maceramı ve devamını paylaşacağım:)



E küçükken izlerdim tabi annemin nasıl yaptığını o kalıp gibi yoğurtları ama incelik gerektiriyor bu iş tabi ki...Neyse hatırladığım ve araştırdığım kadarıyla dün ilk yoğurdumu arkadaşımdan aldığım damızlık yoğurtla mayaladım, tutmadı.Sonradan anladım ki sütü fazla soğutmuşum mayalamadan önce.Serçe parmağını süte değdirince tam dayanabilecek ısıda olmalıymış...Ya nasip dedim ne diyelim.
Bir de dedim ki bundan kesin bişeyler yapılıyodur, kaynatmam gerekir:)
Çıkardım dolaptan yarı süt- yarı yoğurt hayatımda ilk kez gördüğüm şeyi, ocağın üzerine koydum.İçine de kesilmeyi tetikleyebilir belki diye 1 tatlı kaşığı kadar tuz attım, atmasam da olurmuş:).Yavaaş yavaş kaynattım.Hemen kesilmeye ve lor peynirim oluşmaya başladıı:)Sütüm gerçekten organik ve çok yağlı, sapsarı böyle.Sütlaç yapınca bile rengi sarımtrak oluyor.Yaklaşık 30-45 dk kaynattım sanırım, peynir alt suyu gibi bir artık kalana kadar sanki.Sonra tel süzgeçte bir süre beklettim, baya sarı bir lorum oldu.Kavanoza doldurdum, dolaba attım:)
Bu arada sütüm 2 kg idi, bir avuç dolusu kadar lor çıktı.

Sonra efendime söyleyeyim dedim ki bu artık sudan da bişeler olur, ayran kıvamlı bişeydi o da.
Onu da yayla çorbasına çeviriverdim hemen, üzerine de taa Yüksekova'da dağlardan toplanan yüksek mentollu nefis yaban naneyi de ekleyince...

Her seferinde kayıplar konusunda bu kadar şanslı olamayabiliriz evet, ama kurtarılabileceklere de sırt dönmemek lazım.
Artıklardan, bozulanlardan, olumsuzluklardan zerreler çıkarabilmek dileğiyle.

Sevgiler...

28 Mart 2012 Çarşamba

Tavuktan Lazanya- Başka Yerde Yok!

Tavuktan lazanya olur mu hiç demeyin, yaptım, bişeler oldu işte yine uydurmasyon ama bence güzel oldu.Olmasa paylaşır mıyım hiç sizinle?


Dila'm mışıl mışıl uyurken yazayım size tarifini hemen.Fotoğraflar bu sefer biraz aceleye geldi, kusura bakmayın.Siz de yaparsanız daha güzellerini çekin, atın bana yayınlayalım:)

Malzeme listesini aşağıda veriyorum ama bu tür yemekler listeye tamı tamına, ölçüsü ölçüsüne bağlı kalmanızı gerektirecek yemeklerden değiller.

Malzemeler:

Katlar için:

2 adet kalçalı tavuk but
2 adet göğüs (buzlukta bunlar olduğu için karıştırdım, kullandım; tesadüfi yani)

Ara harç:

500 gr beyaz kültür mantarı (yıkamadan, soymadan, üzerindeki toprakları havlu peçeteyle alabilirsiniz)
1 adet kırmızı paprika biber
2 adet kırmızı/beyaz soğan
3 iri diş sarmısak
Yarım çay bardağı soya sosu
Az tuz (soya sosu tuzlu olduğu için kontrollü atın)
Karabiber, toz kişniş, köri, 2 defne yaprağı

Beşamel Sos:

1 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı un
2 su bardağı süt
Muskat rendesi (varsa aroması süper olur, yoksa da napalım artık:)

Üzeri için de rendelenmiş kaşar peyniri

Tavukları iyice haşlayalım.Onlar haşlanırken büyük bir tavada harcımızı hazırlayalım.Soğan, sarmısak ve kırmızı biberi aynı anda, tava içinde az kızdırdığımız zeytinyağın içine atalım.Baştan söyleyeyim, sebzeleri çok fazla öldürmemize gerek yok.Hem sağlık için, hem de canlılıklarını korumaları için.Bir de fırına girecek bu yemek zaten...

Kavrulan karışıma mantarları da ekleyelim.Ocağınız şimdiye kadar orta ateşte ise mantarı atarken lütfen yükseltin, yoksa mantar suyunu bırakır, lezzeti kaçar.Birkaç dk mantarları da soteledikten sonra soya sosunu ve diğer baharatları ekleyip kapatabilirsiniz.Harcın bir miktar kuru kaldığını düşünürseniz, haşlanan tavukların suyundan azıcık ekleyebilirsiniz, keyfinize kalmış.



Beşamel sosu hazırlamak için, küçük bir tencerede tereyağını eritip, unu ekleyip kavuralım.Üzerine sütü yavaş yavaş yedirerek döküp çırpalım.Varsa muskatı ekleyip, bir taşım kaynatıp kapatalım.

Haşlanmış tavuklarımızı didikleyip yarısını bir borcamın tabanına dizip elimizde iyice bastıralım.Üzerine beşamel sostan üzerini kapatacak kadar döküp yayalım.



Üzerine de harcın tamamını yayıp, üstüne kalan tavukları serpelim.En üste beşamel sosu ve peynir rendesini ekleyip fırında üzeri kızarana kadar bekleyelim.




Afiyet olsun:)